Türkiye'de İngilizce Öğrenimi Ne Durumda? 2. Bölüm - Neden İngilizce Öğrenemiyoruz | İngilizce Geliştir

17 Mart 2018 Cumartesi

Türkiye'de İngilizce Öğrenimi Ne Durumda? 2. Bölüm - Neden İngilizce Öğrenemiyoruz

Herkese merhaba, hatırlayacağınız üzere Türkiye'deki İngilizce Öğrenimiyle alakalı bir yazı dizisine başlayacağımı söylemiştim. İlk yazımda kendi İngilizce öğrenme serüvenimi anlattım. Bu yazımda da "neden İngilizce öğrenemediğimiz"i yazmaya çalışacağım. İlk olarak öğrenen taraftan başlamak istiyorum. Bir sonraki yazımda da öğreten taraf yani eğitim sistemi ve öğretmenlere değineceğim.
Öğrenciler Olarak Neden Öğrenemiyoruz?

Bir dili öğrenirken o dilin konuşulduğu bir ülkede yaşamıyorsanız, kişisel çaba göstermeniz gerekir. Hele ki o dili belli bir yaştan sonra öğreniyorsanız göstermeniz gereken çaba daha da fazla olmalıdır. Türkiye'de ne yazık ki İngilizce bilenlerin sayısı bir hayli az.

Türkiye'nin İngilizce Yeterlilik Sınavlarında Yeri

Daha önce de paylaşmıştım, EF tarafından hazırlanan İngilizce yeterlilik araştırmasının 2017 sonuçlarına göre Türkiye 80 ülke arasında 62. sırada EF'e göre Türkiye'deki İngilizce "very low" (çok düşük) seviyede, Avrupa'nın Azerbaycan'dan sonraki en kötü İngilizcesi Türklerin olup 2016 yılına göre puan bazında az da olsa geriye gidiş görünüyor. Bildiğim kadarıyla bu veriler EF'in hazırladığı EF Set isimli 50 dakikalık online İngilizce testi baz alınarak bir araya getiriliyor.

2017 yılında şahsen ben de çözmüştüm ve test sonucunda C1 olduğumu söylemişlerdi. Yıl boyunca kaç kişi çözdü bir fikrim yok ama iyi skor alan belki de onlarca veya yüzlerce insan olmasına karşın çıkan sonuçun vahameti ortada. O nedenle bu satırları okuyanlara tavsiyem o testi çözüp kendinizi test edin merak etmeyin bu siteye geldiyseniz zaten belli bir bilince sahipsiniz diye düşünüyorum, o farkındalığa sahip birisi iyi sonuç alacaktır kanısındayım. :)

Gelgelelim TOEFL ve IELTS sınavlarında ne yaptığımıza, TOEFL'da 2016 verilerine göre sınava girenler ortalama bazında Reading'ten 19, Listening'ten 20, Speaking'ten 19 ve Writing'ten 20 olmak üzere toplam 78 puan ortalaması tutturmuşlar. Çok kötü bir puan olmamasına rağmen yine  de Avrupa'da Ermenistan'la beraber en düşük puan ortalaması. IELTS'in 2016 verilerine göre ise Akademik versiyonunda 6,20 listening, 6,28 reading, 5,61 writing ve 6,13 speaking ile 6,12 puan ortalaması; genel İngilizcede ise 6,45 listening, 6,40 reading, 5,98 writing, 6,44 speaking ile 6,38 puan ortalaması mevcut. IELTS'te nispeten daha iyi sonuçlar elde edilmesine rağmen yine en azından Avrupa'nın birçok ülkesinde geri kalınmış. Bu arada hatırlatmak gerekir bu puanlar esasında İngilizce bilen ve bildiğini kanıtlamak isteyen kişiler tarafından alınmış, yani Türkiye'de İngilizce bilen kişiler TOEFL sınavından ortalama 78 puan almış iken, Hollanda'da İngilizce bilenlerin aldığı puan ortalaması 99, Yunanistan'da 93, hani şu her alanda kendimizi üstün gördüğümüz, bir kaşık suda boğarız dediğimiz, batıyorlar ekonomileri felaket denilen ülke.

Bu sonuçlar Türkiye'deki insanların çoğunun İngilizce bilmediğini ve İngilizce biliyor denilen kişilerin bile esasında çok da iyi İngilizce bilmediklerini gözler önüne seriyor. Burada kendimi ayırmıyorum elbette benim İngilizce bilgim de muhtemelen Türkiye için iyi fakat yurtdışı için yetersiz denecek seviyededir. Ben de şu anki bilgimle bu sınavlara girsem en fazla bir tık fazlasını alırım. Hollanda'da sıradan bir öğrenci için standart bir puan olan 100 puan, ben dahil birçokları için mükemmel ötesi bir puan demek.

Peki Neden Öğrenemiyoruz?

İngilizceyi günlük yaşamın bir parçası haline getirmemek öğrenen taraf olan bizler açısından en büyük hata. Bu dili öğrenmek istiyorsak sürekli kullanmalıyız, fakat bunu yapmıyoruz, hala dublajlı film izliyoruz, Türkçe oyun oynuyoruz, gerçi dublajlı filmleri daha çok küçük çocuklar ve anne babalarımız izliyor hadi neyse diyorum ama gençlerimizin Türkçe arayüze sahip oyun beklemeleri veya daha da vahimi sadece Türkçe arayüze sahip oyunları oynamaları oldukça şaşırtıcı. Bir önceki yazımda oyunların desteğiyle nasıl İngilizce öğrendiğimi yazmıştım, o zamanlar elbette Türkçe oyun diye bir şey yoktu, doğru dürüst İngilizce bilmeden arayüzü tamamen İngilizce olan oyunlar oynuyorduk, şimdikiler ne yazık ki uğraşmak istemiyor.
2000'lerde Çocuk veya Genç Olanların Oynadığı Oyunlardan Planescape:Torment (Not: Diyalogların Uzunluğuna Dikkat Edin.)

Günlük hayatta ne yapıyorsak, kitap okumadan tut, müzik dinlemeye, dizi-film seyretmekten, oyun oynamaya her şeyi İngilizce icra etmek gerekiyor, en azından bir şeye ortalama 2-3 saat ayırdıysan yarısını İngilizce olarak yapmaya çalışmak gerekiyor, yoksa öğrenilmez.

Bir diğer ölümcül hata, okullarda, dil kurslarında vs öğrendiğimizle yetinmek, bu kanımca yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri. Çünkü birincisi bir sonraki yazımda da anlatacağım üzere Türkiye'de belli başlı okullar ve yerler haricinde İngilizceyi okuldan öğrenmek imkansıza yakın, ikincisi tekrar veya pratik yapmadan İngilizce öğrenmek o dile gerçekten insanüstü bir yeteneğiniz yoksa imkansız. Ne yazık ki birçoğumuzda "kursa gidiyoruz ya nasıl olsa İngilizce öğreneceğiz" düşüncesi var. Hele ki bu düsturla hareket edip yeterince hızlı öğrenemiyoruz düşüncesine kapıldığımızda o kursun vakit kaybı olduğunu düşünüp öğrenmeyi de yarıda bırakıyoruz. Bu da fazla fazla alınan kurları yarım bıraktığımızdan, internete "uygun fiyata kur devri" diye ilan vermekle neticeleniyor.

Sonuç

Özetlemek gerekirse, bireysel çaba olmadan dil öğrenilmiyor, diğer bir deyişle "emeksiz yemek olmaz". Burada da söz konusu bireysel çabayı gösterebilmek adına yardımcı kaynaklar paylaşıyorum. Bu kaynaklar vasıtasıyla düzenli çalışmayla İngilizce öğrenebileceğinizi düşünüyorum. :)

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, her türlü görüş ve önerinize açığım, alttaki sosyal medya hesaplarından takibe almayı unutmayın. :)

Facebook sayfam için https://www.facebook.com/ingilizcegelistir/

Twitter sayfam için https://twitter.com/engingilizce

Instagram sayfam için https://www.instagram.com/engingilizce/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder